Bir Cumartesi sabahı Türkiye Innovation Week’ten izlenimler…
İnovasyonda “güven” kritik önemdedir, iş birliğinin ön koşulu olduğu için. Bizimkiler yanlış anlamışlar, “güvenliği” abartmışlar, üçüncü güvenlik noktasında kalemimi aldılar, evet yanlış okumadınız, kitap altını çizmek için kullandığım turuncu renkli kurşun boya kalemimi… En üst düzey ziyarete hazırlanıyorlardı anladığım kadarıyla!
Bilgi medeniyetinin ilk teknolojisini yasaklamanın ironisini bir kenara bırakalım, sonra baktım içeride (resimdeki) yeni açılmış kurşunkalemler gözetimsiz, kılıfsız, susturucusuz pardon silgisiz uzanıyordu masalarda.
İçeride üç grup insan vardı; siyah takım elbiseliler, öğrenciler ve güvenlik görevlileri. İçerideki telaş bana çocukluğumdaki İzmir fuarını hatırlattı. Biz de bir pavilyondan öbürüne seyirtirdik ikramlar ve daha da önemlisi renkli kaliteli broşürler için. Tam eğitim yılının başında çok güzel defter kitap kapakları yapardık mesela araba resimlerinden.
Gençlerin inovasyon temalı bir ortamda bulunmaları güzel. Teknolojiye devlet yetkililerinin de bir sempatisi var. Ama bu kadar koyu renkli takım elbisenin olduğu yerde inovasyonun sadece şov tarafı öne çıkıyor, asıl ihtiyacımız olan zihniyet gümbürtüye gidiyor. İnovasyon kendine uygun iklim arayan bir göçmen kuş misali, bizim memlekette pek durmuyor. İyi bir uygulaması, çalışan ürünü olan kişilere “git kendini kurtar, burada kıymetin bilinmez” gözüyle bakılıyor. Türkiye, 161 ülke arasında sabit internet hızında 106ıncı sıradaymış, tek başına bu gösterge bile bizim yaklaşımımız, ortamımız hakkında bir şey söylüyor.
Neyse enseyi karartmayalım, bugün TIW2024’de bu sabah girdiğim kafa açan masterclass’ı bir sonraki paylaşımda aktaracağım.
Not: Çıkarken memur beylerden aldım kalemimi, koyduğum yerde bırakmışlar sağ olsunlar.