Sosyal medyada bir çok reklam karşımıza çıkıyor. Bazıları karşısında çakılıp kalıyorum, reklam bana ne söylemek istiyor diye. Bu (çakılıp kalma) iyi bir şey diye düşünebilirsiniz, “dikkatini çekmiş işte” diye. Ama ben “reklamın iyisi, kötüsü olur” diyenlerdenim ve reklam kafamı karıştırıyorsa, ya da söylemek istediğini beğenmediysem bende markaya dair olumlu duygular bırakmıyor. Hatta var olan duygularla çelişki içindeyse, “Ters Yüz” filmindeki Riley’nin hatıralarındaki adaların saçağından, sağından solundan parçaların dökülmesi gibi bir etki yapıyor.
Bir reklam aklınızdaki marka algısıyla farklıysa bunda iki etken rol oynuyor olabilir. Marka yeni bir yol, söylem tutmak istemiştir ve ya da reklam ajansı elindeki değişmeyen talimatı yorumlarken fazla esnetmiştir ki eldeki reklam ürünü bildiğimiz, tanıdığımız markadan biraz ayrı düşmüştür (amiyane tabirle “kel alaka” dedirtiyordur). Ayrı düşmek her zaman kötü olduğu anlamına gelmiyor tabii. Yeni bir yol tutulabilir, yeni açılımlar yapılabilir. Sadece arkası gelmeyecekse veya “herkes bir şey söylüyor diye biz de bir şey söyleyelim” denmişse, yapılan bana israf ve kafa karışıklığı gibi geliyor. “Sana ne” diyorsanız siz de haklısınız.
Çok uzattım lafı, şöyle bir seri yapmaya karar verdim, böyle reklamlar gördükçe eklemeyi düşünüyorum:
“Brief’ini merak ettiğim işler”
Belki siz anlamışsınızdır bana anlatırsınız, belki de brief’i yazan/gören/çalışan birisi anlatma zahmetine katlanır.
İşte Brief’ini merak ettiğim işler’den ilki: hashtag#BMEİ #1
