Bir çamaşır makinesi aldınız. Size bir deterjan markası ile kullanmanızı tavsiye ediyorlar. Önce o markayla başladınız diyelim. Fakat bir süre sonra deterjanı değiştirdiğinizde makinenin çalışmadığını anladınız. Meğer sadece o marka ile çalışacak şekilde programlanmış. Nasıl, çok saçma değil mi?
HP tam da bunu yapmış. Güvenlik önlemlerini geliştirmiş ve HP marka yazıcınızı yalnızca HP markalı mürekkeplerle çalıştırabilecekmişsiniz. Inc dergisi bunu haber yapmış. “Hiçbir markanın yapmaması gereken bir numaralı hareket” diye.
Markanın açıklaması şu; “baskı deneyimini güvence altına almaya çalışıyoruz”. Hemen şunu düşünüyorsunuz; sen benden ne saklıyorsun HP? Ben bir para verip yazıcıyı almışım. İstediğim kalitede basarım, her defasında sanat eseri mi basıyorum? Haberde dile getirilen olasılık akla yatkın; yazıcıyı neredeyse zararına satıp parayı tonerden kazanmayı planlıyorlar. İyi de bu çok yanlış bir yöntem.
Gelin kullanıcı odaklı düşünelim: Ben niye yazıcı alıyorum. İhtiyacım olduğunda evde çıktı alabilmek için. Herkes ne sıklıkla, ne kadar sayfa çıktı alacağını bilir. O zaman bunu bir basım hizmetine dönüştür, makineyi satma, kirala, kartuşları eve gönder. (bunu kurumsalda yapıyorlar, evlere de yapabilirler. Ne aklıma geldi; bir tarihte, HP’ye e-posta göndermiştim biten kartuşu nereye atabilirim diye, kurumsal olmayan müşterilerin kartuş dönüşümüyle ilgilen(e)mediklerini söylemişlerdi. Ben de kartuşumu cami avlusu yerine bir şirketin kapısına bırakmayı düşünmüştüm ciddi ciddi…
Üstelik bunu kiralama modeline dönüştürüp belli bir kota belirlersen, zaten parasını ödedim diye insanları baskı almaya teşvik edersin. Çocuklu ebeveyn ise basılacak egzersizler, boyama-oyun sayfaları gönderirsin, e-postalarına.
Sizce HP’nin müşterisini kendinden kartuş almaya mecbur etmeye hakkı var mı? Sonunda bu kendisini vuran bir silaha döner mi?
Kaynak haber: https://www.inc.com/jason-aten/hps-new-printer-update-is-making-everyone-mad-its-1-thing-no-company-should-ever-do.html