Trikopis’in kehaneti

Yunan General Trikopis’in, Temmuz 1921’de Eskişehir’i aldığında “kahvemi Talas’ta (Kayseri Amerikan Koleji) içeceğim” dediği biliniyor.

Yani o gün Yunan ordusunun Kayseri’ye kadar ilerleyeceğini iddia etmiş.
Dumlupınar Meydan Savaşı sonrası ise İzmir’e doğru çekilirken esir düşüyor ve 3 Eylül 1922’de Uşak’ta Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna çıkarılıyor. Mustafa Kemal Paşa kendisini teskin ediyor, “Üzülmeyin general; askerlikte, mağlup olmak da var. Napolyon da vaktiyle esir olmuştu. Siz bizim misafirimizsiniz” diyor, Trikopis Başkomutanlığa atandığını da orada öğreniyor. Sonrasında diğer esir general ve askerlerle birlikte bir yıl tutulacağı Talas’a gönderiliyor, yani kehaneti doğru çıkıyor ama “küçük” bir farkla.

Oysa Trikopis’in, Kütahya -Eskişehir savaşlarını takiben ilerlemelerinin durdurulduğu Sakarya Meydan Muharebesi sonrasında Türklerin genel bir taarruza kalkışabileceklerini bütün Yunan ordusunda düşünen tek komutan olduğu yabancı kaynaklarda* yer alıyor.

Trikopis, Türk Ordusunun Fransız ya da İtalyanlardan veya her ikisinden bol miktarda ağır top aldığını tahmin ediyormuş. Üstelik bu saldırının Afyon’dan yapılması durumunda başarı şansının çok yüksek olacağını hesaplıyormuş. Hatta Büyük Taarruzdan iki ay önce kaçarak kendilerine sığınan bir Türk askerinin, Türk karşı saldırısını haber verdiğini, bu bilgi üzerine yapılan keşif raporlarının da ifadeyi doğrulamış olduğunu onun hatıratından öğreniyoruz. Peki neden bu görüşünü, Atina’yı Afyonkarahisar cephesinin zayıflatılmaması için Başkomutan Hacıanestis’e kabul ettirmeye çalışmamış? Tarihçiler bunun nedenini şöyle izah ediyorlar: Atina, General Papulas gibi yetenekli ve deneyimli bir komutanı görevden alıp yerine, Anadolu’daki durumdan habersiz olan ve bu kritik görev için yeterli olmayan Hacıanestis’i getirirken askerlik bilgisini hiçbir şekilde dikkate almamıştır. Bu atama, Yunan Ordusu’nda geniş çaplı bir memnuniyetsizliğe neden olmuş, askerlerin subay ve hükümete olan güvenlerini sarsmıştır.

30 Ağustos zaferinin 100’üncü yıldönümünde, hergün olduğu gibi, Ulu önderimizi ve silah arkadaşlarını rahmetle ve saygıyla anıyorum, ruhları şad olsun.

Yunan ordusu gibi bir çok şirketin de kendini bekleyen sonu nasıl göremediklerini, düştükleri tuzaklara değindiğim bir yazımı tekrar paylaşıyorum. Bunlardan kaçınmak yani zayıf sinyalleri yakalamak için neler yapılabileceği hakkında da önerilerde bulundum.

*Kaynak: Öksüz, Hikmet, Köse, İsmail, Amerikan Arşiv Vesikalarında Büyük Taaruz, Türkiyat Mecmuası, c.27/2, 2017, 207-238

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin